Big Red Mouse Pointer

10 Temmuz 2013 Çarşamba

Opal - Jennifer L. ARMENTROUT (Lux Serisi, #3)

TANITIM



Orjinal Adı: Opal
Yazar: Jennifer L. ARMENTROUT
Çeviri: Bilge N. Zileli Alkım
Yayınevi: Dex
Yayın tarihi: Temmuz 2013
Tür: Genç-yetişkin
Sayfa: 419



 Hâlâ kendini beğenmiş öküzün teki olsa da artık Daemon'a direnmekten vazgeçtim çünkü, off... ona çılgınlar gibi aşığım.


Daemon'ın duygularından bir türlü emin olamıyordum ama son günlerde hiç tahmin etmediğim kadar ciddi olduğunu kanıtladı. Birlikte akıl almaz tehlikelerden geçmiş ve bölük pörçük ilişkimizi bir araya getirmeye kendimizi öyle kaptırmıştık ki... şey... ah tamam, söylüyorum işte: O yanımdayken tüm bedenimin titremesini dindiremiyorum, birlikteyken adeta ateş alıyoruz.



Ama bizim dışımızda bir sürü sorun var. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ailesini koruyamıyor, ona yardım etmeliyim.

Yaşadıklarımdan sonra artık eski Katy değilim. Bambaşka biriyim, geleceğim öyle belirsiz ki... Bizi sorunların çözümüne yaklaştıran her adım, aslında içinden çıkamayacağımız korkunç bir organizasyonun parçalarına götürüyor.

Ölümler hâlâ acı veriyor, yardımlar en beklenmeyenden geliyor ve dostlar en ölümcül düşmanlara dönüşüyorlar ama biz geri adım atmayacağız. Sonunda dünyamız sonsuza kadar paramparça olsa bile.

Birlikte güçlüyüz... ve onlar bunu biliyorlar.

***

Kimse Daemon Black kadar baştan çıkarıcı olamaz! Lux serisi, OBSİDİYEN ve ONİKS'ten sonra OPAL ile ısınmaya devam ediyor.





YORUMUM

Ben mi kitabı bitirdim kitap mı beni bitirdi anlamadım. 

"Sanırım kalbim duracak." yerine "Kesinlikle kalbim duracak." yazılmalıydı.




Sonunda Opal'i bitirdim, oleeeyy!!!

Opal'e kavuşmayı dört gözle bekliyordum. Sonunda dayanamayıp aldım. Bir yanım keşke o gün almasaydın da sabretseydin diyor. Ama çileden çıkaracak alıntılar beni buna zorladı ve Opal'i aldım. Evdeki sayısız misafirin gürültüsü ve ablamın dinlediği şarkı (Linkin Park- Numb) eşliğinde Opal'i okumaya başladım. Kitaba öyle bir dalmışım ki etraftaki sesleri duyamaz oldum ve bir ara "nefesim kesildi" kısımlarında kendi nefesimin de kesildiğini hissettim.

Göz açıp kapayıncaya kadar bitirebileceğiniz sürükleyici bir kitaptır kendisi. Jen beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı zaten kitaplarında. Bunun da nefes kesici olması pek de şaşırtıcı değil. Yazarımız işini biliyor :D



Spoiler içeriyor. Hem de çok fazla. Uyarmadı demeyin.


Hemen hemen her duyguyu yaşadım bu kitapta. Kusmak istediğim kısımlar -ihanetten bahsetmiyorum o çok ayrı boyutlara geçti artık- bile vardı. Daemon'ın benden ilk eksisini aldığı kısım: pizza ve süt! Başka eksisi yok zaten. Okurken bile dayanamadım. Jen nereden geliyor böyle şeyler aklına kuzum? Midemi kaldırmana ne lüzum vardı? Daemon sütü sevdiği için sütü daha çok sever oldum o ayrı.

Opal'de Kat ve Daemon'ın "normal ergenler" gibi olmak isteyip de olamayışlarını görüyoruz. Daha doğrusu öyle oldukları kısımları "Bende niye yok?!" diye kıskanıp görmezden geliyoruz. En azından benim yaptığım bu.



Kitaptaki Dean Winchester yazısını görmek ayrı, Daemon'ın romantik olma çabaları -ki fazlasıyla iyi iş çıkarıyor-  ayrı hoplattı kalbimi. Hele o karda yaptıkları... (Aslında göl der susarım ama o bölüm görmezden geldiklerimden sadece biriydi.)

Kat blogunun görünüşünden oldukça rahatsız. Benimkinden daha kötü olamaz. Allah aşkına Kat, blogunda Daemon'la olan bir video varken kim takar arka planını? Şahsen ben takmazdım.

Kat'in annesine takılan lakapları ben kendi anneme söyleseydim şu an Adam'la birlikte hoplaya zıplaya gezerdik herhalde. Çapkın kadın? Ahlak polisi?

Katy'nin gelişiyle tüm okulun düzeni bozuluyor hatırlarsanız. Sarah'nın ölümü, Simon'ın kayboluşu ve Adam'ın trafik kazasına kurban gitmesi. Buna bir yenisi daha ekleniyor. Kayboluşu Lesa'yı derinden sarsacak biri, Kat'i öldürmek için gelen biri... Adı lazım değil baş harfi C de artık mutasyona uğramış bir insan. Acaba mutasyona olumlu yanıt verecek mi?

Kat'i öldürmek isteyen yalnızca C değil. Ve kaybolup da geri dönen tek kişi Dawson değil. Mutasyona uğramış ve olumlu yanıt vererek müthiş kurtarma planların da Daemonlara saldıran biri. Büyük ihtimalle Blake'in haberi vardı. Hoş onun her şeyden haberi vardı.



Blake demişken... Bu kitaptan sonra ben de ona Daemon'ın dediği gibi Bart, Biff, Bill, Buff falan derdim ama şimdilik masum gözüken bu isimleri bu karaktere söylemezdim.Başlarda sempati duyduğum, 2. şansı hak ettiğini sandığım bu yakışıklı genç o kadar yakışıksız bir şey yapıyor ki... Blake tam anlamıyla bir pislik olduğunu bu kitapta kanıtladı. İhaneti yanına kar kalmayacak. Daemon onu yaşatmaz. İlk kitapların aksine Origin'de ölüm sayısı oldukça fazla olacak gibi. Adam Kat için dünyayı yakacakmış yahu!


Bu ihanet az daha bir balona Blake'in yüzünü ana hatlarıyla çizip iğne batırarak patlatmama neden olacaktı ama evde balon bulamadım :/ Bulsam bile çizemezdim sadece Blake diye yazardım. O da benim içimi rahatlatırdı gerçi.

Her neyse. Gelelim kitabın en eğlendiğim kısımlardan biri olan Lesa'nın Kat için kıyafet seçimine. Meğer bizim Kat internetten neler neler almış da haberimiz yokmuş. Daemon'ın ağzını kulaklarından da öteye vardıracak türden :D Lesa'nın katkıları da unutulmamalı. Bambaşka bir kız yarattı resmen.

Gelelim nedenine; bir striptiz kulübüne gitmek. Blake'in kankisi Luc için. Bu şahısçık SD'den ve Daidalos'tan kurtulmayı başarmış bir melez. Luc'u nasıl anlatsam ki... Daha çocuk. Ama bu çocuk görünümünün altında bir şeytan gizli sanki. "Bu oyunda hiç kimseye güvenmemelisiniz. Herkesin kazanacak ya da kaybedecek bir şeyi varken." sözünü söylediği andan itibaren hem Balke'e hem de Luc'a karşı tüm düşüncelerim değişti. Sonuçta Blake ve Luc kanki yani. Ve nedense bu Daidalos denen şeyin -ya da kişinin- Luc olduğunu düşünmeye başladım. Origin'de göreceğiz neler olacağını.


Striptiz kulübünde beni en çok şoka uğratan Daemon'dı. Allah'ım kartı aldı resmen ya! Küçük bir kalp krizi geçirdim o anda. o.O Tamam her şeyi yaparsın, onu anladık da bu kadar ileri gitme bence  hıyar'ım :D

Bunca olay yaşanırken Dee ve Kat'in arasındaki gerilim sürüyor. Dee ile olan arkadaşlıkları azıcık düzelmiş olsa da eskisi gibi olamayacak ve ikisi de bunun farkında. Belki de Dee, Origin'de hem Kat'i hem de Daemon'ı kaybetmek istemediğinden bu gerilimi ortadan kaldırır. :D

Bence bu kadar spoiler yeter. Daemon'ın Katy için yaptıklarını da siz okuyun bir zahmet ;)

Son olarak Kat ve Daemon'ı sık sık bu şekilde okuyacaksınız.


Obsidiyen, Oniks, Opal, Origin... Yazar bilerek mi baş harfleri "O" olan taş isimlerini koyuyor? Hoş, Jen işini bilir. Bu yüzden olsa gerek "Atlanta'da yaşayan ve iblis avlayan bir kız" diye reklam yapılmış sanki arada :D


ALINTILAR

Biliyorum çok fazla spoiler verdim ve alıntı yapmasam da olur. Ama yazmazsam da ben çatlarım. Kitabı okumadıysanız bu bölüme hiç gelmeyin derim. Kitabın yarısını yazdım sanırım :/ Daha çok alıntı vardı ama ancak eleyip bu sayıya indirdim.
←∞→

"Seni özledim."
"Biliyorum. Bensiz yaşayamazsın."
"O kadar da uzun boylu değil."
"Hadi, kabul et."
"Al işte. O koca egon yine engel oluyor."
"Neye engel oluyor?"
"Mükemmel ambalaja."
"Sana söyleyeyim. Benim asıl mükemmel..."
"İğrençleşme."
"Sen de amma fesatsın. Her açıdan mükemmel olduğumu söyleyecektim." 

←∞→

"Sakin ol Kedicik, yoksa sana oynaman için yumak yün bulurum."
"Benimle dalga geçme, eşek herif."

←∞→

"Karda oturma nedenin bu olamaz. Kot pantolonun sırılsıklam olmuştur. Bekle. Bu durumda, poponu muhtemelen daha iyi görebileceğim."

←∞→

"Kedicik, bana bu şekilde merhaba demeni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun."

←∞→

Yatağa oturdu, tek kolunu kaldırıp parmaklarını bana doğru kıvırdı. Gözlerinin yeşili hınzır bir gülümsemeyle koyulaştı. "Hadi... yanıma gel."

←∞→

"Birinci kural, SD'yle ilgili hiçbir şey konuşmayacağız."
"Tamam."
"İkinci kuralsa, Dawson ya da Will hakkında konuşmayacağız. Üçüncü kurala gelince, benim muhteşemliğime odaklanacağız."

←∞→

"Beni sadece vücudum için seviyorsun. itiraf et."
"Şey, evet..."
"Kendimi seks objesi gibi hissediyorum."

←∞→

Daemon hızla öne fırladı, ses sertti. "Kardeşime böyle sözler vermeye hakkın yok. O senin ailenden değil."

←∞→

"Bu ne ya?" diye yakındı Daemon. "Adam öylece orada dikiliyordu. Merhaba. Her yerde zombi var. Arkana baksana, geri zekâlı."

←∞→

"Herkes benim kadar muhteşem olamaz."
"Egonu kontrol et Daemon, egonu kontrol et."

←∞→

"Sen ölüsün oğlum."

←∞→

"Sen mi gösteriş budalası değilsin? Tamam."
"Ne? Çok alçakgönüllüyümdür."

←∞→

"N'aber Katy?"
"Onunla konuşmayacaksın. Tek sözcük bile etmeyeceksin."

←∞→

"Al işte. Biff hiçbir işe yaramıyormuş."

←∞→

Katy: Ne giyip gidiyorlar peki? Çıplaklar mı yoksa?
Blake: Onun gibi bir şey. Senin için berbat ama benim için bayram.
Daemon: Gerçekten canına susadın, değil mi?

←∞→

"Ya! Ne yapacaksın? Daemon'la mı? Eğer öyleyse, lütfen yapacağın şeyin S harfiyle başlayıp bittiğini söyle."
"Sen erkeklerden bile betersin ya."
"Ha şunu bileydin."

←∞→

(Katy ceketini çıkarınca)
"Aman ya," dedi Daemon kalkan gibi önüme geçerek. "İyi mi ettik hiç bilemiyorum."
Arkasındaki Blake gözlerini koca koca açtı. "Vay anasını," dedi.
Daemon hızla dönüp kolunu savurdu ancak Blake hemen sola sıçrayıp Daemon'ın elinden kıl payı kurtuldu.

←∞→
"Hakkında çok şey duydum. Blake senin büyük hayranın."
Blake orta parmağıyla işaret çekti.
Daemon soğuk bir sesle, "Fan kulübümün bu kadar yayıldığını bilmek güzel."
Luc başını hafifçe yana eğdi. "Hem de ne fan kulüp."

 ←∞→

Daemon kaşlarını oynattı. "Çocuk mu istiyorsun? Bunun için önce..."
"Kapa çeneni."

←∞→

Matthew içini çekti. "Bir gün gelecek, her şeyi olaya dönüştürmeden halletmeyi öğreneceğiz."
Daemon bezgince güldü. "Daha çok beklersin."

←∞→

Daemon: Hani benim pastırmalı yumurtam?
Katy: Sen davet ettin sanıyordum.
Daemon: Yanlış anlamışsın. Çabuk mutfağa git kadın.
Katy: Avucunu yalarsın.
Daemon: Daha çok erken.
Katy: Saat on oldu sayılır.
Daemon: Olsun, çok erken.

←∞→

Daemon: Sen Beth'i alacaksın şu geri zekâlı da Chris'i.

←∞→

"Senden hoşlanıyorum Katy, hem de çok."

 ←∞→

Dawson: Sen çeneni hiç kapatmaz mısın?
Blake: Yalnızca uyurken.
Daemon: Bir de ölünce.

←∞→

Fedai güldü. "Pek bir şey yapmıyorum. Sadece hıyarın biriyle ve güzel bir hanımla konuşuyorum."
"Pardon?" dedi Daemon, şaşkın bir şekilde.

←∞→

"Selam, uyuyan güzel..."
"Öpücüğünle mi uyandırdın sen beni?"
"Evet. Sana dudaklarımın gizemli güçleri olduğunu söylemiştim."

←∞→

"Ah, Tanrım, bebek İsa aşkına, gözlerim!" diye feryadı bastı Dee. "Gözlerim!"

←∞→

Katy: Bir şey geldi aklıma!
Daemon: Soyunmanı gerektiriyor mu?

←∞→

"Seni seviyorum Katy. Hep sevdim. Hep de seveceğim."



 Luxenlar :P


Puanım: 5




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder